Kayıtlar

ÖLÜM SAATİ - GİRİŞ

 GİRİŞ Bu ülkenin saatleri hep geri sayar; burada doğan herkes, zamanı tükenmiş biri olarak başlar hayata. Kimsesiz, çaresiz ve hor görülen bir ülkede yaşamak elbette bizim elimizde değildi, ancak bu durum kardeşimi elimden alamazdı, almamalıydı. Ülkemiz Velvaria yeni savaştan çıkmıştı ve bu savaşta iyi gitmemişti. Düşman ülkeler her yeri bombalamış, Velvarialı kişilerin çoğu ya şehit olup vatanları için can vermiş, ya da kimliklerini değiştirerek başka ülkelere göç etmişlerdi. Şehrimiz Varneth’te ise insan sayısı neredeyse üç yüz kişiden azdı. “Abla, doktor ne zaman gelecek?” Konuşan Zarek’di. Zenginler için kolay tedavi edilen bir hastalıktı ancak bizim gibi kişiler için tedavisi neredeyse imkânsız olan Sinoviris X hastalığı. Zarek’in sarı gözleri, benim uzun şarap kızılı saçlarımla buluştu. Göz halkaları solmuştu, lacivert rengi halkaları rengini kaybediyordu. Bu hiç iyi bir haber değildi. Velvaria’da doğanların göz rengi ne olursa olsun göz halkaları lacivert şekilde olurdu; gö...

BİR SEANS BİR ŞANS BÖLÜM 1: YARA

 BÖLÜM 1: YARA                               “hiç konuşmadı ama çizimleri her şeyi anlattı”    “Misafonya, sıradan bir sesin tetikleyiciye dönüşmesidir” söylediğim sözle öğretmen bir bana, birde resme baktı. Resimde yemek masasında bir kız ve o kızın arkasında silueti vardı ancak siluet yemek yiyen aileye bıçak çekiyordu. Konumuz bir hastalığın oluşturduğu duyguyu resme dökmek ve onu tek bir cümle ile anlatmaktı. Öğretmenim bir bana birde çizdiğim tuvale baktı. “Güzel anlatım Aida ancak ben resimde bir detay fark ettim” kafamı hafif yukarı kaldırıp öğretime baktım “Nedir hocam, resimim de pek çok detay var?” “Resimdeki o kız sen misin? Bakır saçların, çekik yeşil gözlerin resimde ki ile aynı gibi” hiç düşünmeden yanıt verdim “Resimdeki kızı kendimden esinlendim ama kendimi çizmedim, eğer kendimi çizseydim tuvaldeki aileye bıçak çekilmiş değil kafaları masada kesilmiş olurdu.” Öğretmenim dediğime şa...

PARMAKLIKLARIN ARASINDA1.BÖLÜM KUŞLAR

 1. Bölüm “kuşlar ”                             “Kuşlar söyledi.” Parmaklıkların arası görülmeyen, gömülen ve kendini gömdüğü kuyuya kendisini kazanların yeri derdi Annem. Haklıydı çünkü ben kendi kuyumu kendimle yüzleştiğimde kazmıştım. Günlerden yedi haziran Rusya’da ben doğmuşum, sarı saçlı mavi gözlü bir kız vermişler annemin eline o kızın kaderinde kan ve ölüm varmış. Annem Anna koymuş o kızın adını, anlamı Üzgün, Zarif, tatlı ve acı… Yaşım beş; sapsarı saçlarım kazınmış, masmavi gözlerim mor. Yaşım altı; Türkiye’ye taşınmışız annem hastanede bana da bir erkek bebek verdiler kardeşimmiş adı Yusuf… Yaşım on sekiz kendi düzeltemediği psikolojisinden vazgeçip başkalarına deva olmak için psikoloji bölümüne çalışan bir genç kız ve daha hiçbir şeyden haberi olmayan on iki yaşındaki minik Yusuf’a ödevlerin de yardım eden Anna…  Hayat herkese aynı şartları vermiyor ben bunu zar zor gittiğim özel okuldan öğrendi...

PERDE VE ARKASINDA 2. BÖLÜM

    2. bölüm: dokunmadan dans 1 Nisan 2007 “Baba dur özür dilerim, açıklayabilirim” diye ağlıyordu kız çaresizce “Kim lan o çocuk!” “Baba valla arkadaşım düşündüğün gibi değil” diye inandırmaya çalışsa da nafileydi… Ezgi’nin doğum günüydü tam tamına dokuz yaşına girecekti ve bu küçük Ezgi için büyük bir yaştı. Doğum gününde morlukların olmasını istemiyordu bu nedenle iki hafta öncesinden kremlerini gizlice sürmüş, hazırlık yapmıştı. Buğday tenli olduğu için ufacık bir kızarık bile hemen gözüküyordu cildinde. Ege, Ezgi’ye en sevdiği çikolatalı kek almış ve ufak bir dalı şekillendirip dokuz rakamını keke sabitlemişti. Ezgi'nin Babası Kıdemli albaydı ve on beş günde bir nöbet tutardı, bugün nöbeti olduğunu hesaplamış daha doğrusu tahmin etmişti.   Ege ile rahatça oyun oynayacağını düşünmüştü ancak işler düşündüğü gibi gitmemişti. Tahmini tutmamış babasının son model arabasını görmüştü. Bu arabayı biliyordu çünkü o araba için aylarca dilencilik yapmıştı… “Ege” d...

PERDE VE ARKASINDA 1. BÖLÜM: GEÇMİŞİN İZİ

 1.BÖLÜM; GEÇMİŞİN HEDİYESİ “ Sahne hayatımım ışıltısı rol oynamak gibiydi kamera kapandığında o süslü hayat uçar giderdi.” Birazdan ödül alacaktım “En başarılı kadın oyuncu” kategorisinde birinci seçilmiştim ve birazdan adımı söyleyeceklerdi. Sahnenin en önündeki koltuktaydık ve adımın okunmasını bekliyordum. Buğday tenime yakışmış, bana özel üretilen parlak dar sarı elbisem gözlerim gibi koyu kahve olan saçlarımla harika uymuştu. “Ezgi şimdi seni söyleyecekler” dedi en yakın arkadaşım Yeşim, sarı saçlarına maşa ve yeşil gözlerini belli etmek için özellikle göz çevresine makyaj yaptırmıştı. Yeşil elbisesi ise sanki onun için yapılmış gibiydi. “ve sırada en çok beklenen ödülü sahibine vermek üzere en başarılı kadın oyuncumuzu davet etmek istiyorum. Biliyoruz ki ekranda izleyen seyircilerimizin en çok merak ettiği bu ödülün sahibi kim olacak!” dedi konuşmacı. Sözde herkesi heyecana sokuyordu. En sonunda konuşmacı “Ve en iyi kadın oyuncu Ezgi Sarı oluyor sayın seyirciler!” dediğinde ...